
Kartal escort Kartal’ın ara sokaklarında, eski bir apartmanın üçüncü katındaki dairede yaşıyordu Aysel. Otuzlarını geçmişti ama yüzündeki çizgiler, yılların yorgunluğundan çok, gecelerin karanlığını taşıyordu. Hayat onu bir pavyon masasında, kalın sigara dumanları arasında şekillendirmişti. Şimdi ise telefondan gelen kısa mesajlar ve bilinmeyen numaralarla şekilleniyordu geceleri.
Gündüzleri sessiz bir hayata bürünüyordu. Kartal sahiline yakın bir kafede çay içer, insanları izlerdi. Kimse onun ne iş yaptığını bilmezdi; bilse de sormazdı. Aysel de anlatmazdı zaten. En çok da yalnızlığı severdi, çünkü kimseyi kırmak zorunda kalmazdı orada.
Sessiz Tanıklar
Bir gün sabahın erken saatlerinde, Kartal Adliyesi’nin önünde beklerken gördü onu. İri yapılı, kır saçlı bir adam. Adam önce göz göze gelmemek için başını çevirdi, ama sonra dayanamayıp yaklaştı. “Aysel?” dedi, sesi boğuk ve çekinerek. Aysel’in bakışları dondu. Tanımıştı onu. Gençliğinde kaçtığı kasabanın imamının oğluydu bu. Zamanında kendisine sahip çıkmayan, “Bu kız yoldan çıkmış,” diyerek arkasını dönen…
Kartal escort On dakika konuştular kaldırımda. Adam artık yalnız yaşadığını, Kartal’a bir dava için geldiğini, yıllar boyunca vicdanının sesini susturamadığını söyledi. Aysel’in gözleri doldu ama bir damla yaş akmadı. “Ben artık birini affedemem,” dedi. Adam gitmeden önce cebine küçük bir not bıraktı. Üzerinde sadece bir adres ve bir gün yazıyordu.
Aysel o adrese hiç gitmedi. Belki de gitmek istese de artık hayatı başka sokaklara sapmıştı. Ama notu cüzdanında sakladı, ne zaman canı sıkılsa çıkarıp bakmak için. İçindeki bir parçayı hâlâ orada bırakmıştı çünkü.
Kartal’ın gece sokaklarında yürürken, kimse onun hikayesini bilmezdi. Herkes onunla geçirdiği saatin sabahına uyanır ama hiçbiri onun sabahlarını merak etmezdi. Aysel ise hep aynı cümleyi fısıldardı kendi kendine: “Geceler, anlatılamayanların saklandığı yerdir.”
Bir yanıt yazın