Acıbadem’de Gölge Gibi

Acıbadem escort Zehra, Acıbadem’in sakin ve şık sokaklarında geceleri görünmeden süzülürdü. Gün içinde bir kitapçının köşesinde oturur, raflardaki eski romanlara göz gezdirirdi. İnsanlar onu fark etmezdi; o da kimsenin dikkatini çekmek istemezdi. Ama gece olduğunda, hayatın başka bir katmanına geçerdi—sessiz, kontrollü, bilinçli.

Kendi Adına Yaşamak

Acıbadem escort Zehra, Eskişehir’den İstanbul’a geldiğinde üniversiteyi yarıda bırakmıştı. Okul değil, hayat öğretmişti ona gerçeği. Barınma, geçim, güvenlik… Bunların hiçbirini kimse ona altın tepsiyle sunmamıştı. Önce kafelerde çalıştı, sonra ev arkadaşlığı yaptı. Ama insanlara güvenmenin ağır bedellerini ödeyince, “Artık sadece kendi kararlarımı dinleyeceğim,” dedi.

Acıbadem onun için hem sessizlik hem anonimlik demekti. Küçük, sade bir dairesi vardı. Ne ses yapar, ne iz bırakırdı. Geceleri dışarı çıktığında, yalnızca kendi çizdiği sınırlarda hareket ederdi. Müşterilerini kendisi seçer, hiçbir aracıyla çalışmazdı. Onun dünyasında özgürlük, başkalarının görüşlerinden bağımsız olabilmekti.

Bir gece bir apartman önünde, elinde çantasıyla oturan genç bir kız ona baktı ve çekinerek yaklaştı. “Sen nasıl bu kadar sakinsin?” diye sordu. Zehra kısa bir duraksamadan sonra yanıtladı: “Çünkü artık kimse benden bir şey çalamıyor.”

O gece Zehra yine gölge gibi kayboldu sokakların içinde. Acıbadem’in ışıklı cephelerinde onun izi yoktu belki ama varlığı, kendi sessizliğinde en yüksek sesiyle yankılanıyordu.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir