
Ümraniye escort ara sokaklarında gece, her zaman olduğundan biraz daha ağır çökmüştü. Sokak lambalarının sarı ışıkları titriyor, rüzgârın uğultusu beton binaların arasında sıkışıp yankılanıyordu. Elif, kalın montunun içine sakladığı ince bedenini sarmaya çalışarak yürüyordu. Soğuk, hem tenine hem de içine işliyordu. On dokuz yaşındaydı ama yüzündeki çizgiler, en az otuz yıl yaşamış biri gibi derindi.
Elif, İstanbul’a üç yıl önce gelmişti. Memlekette bıraktığı küçük kardeşi ve hasta annesi için çalışmak zorundaydı. Ancak işi yoktu, eğitimini yarıda bırakmıştı ve kimse ona kapı açmıyordu. “Gençsin, yaparsın” diyenlerin hiçbiri yanında olmamıştı. Zamanla çaresizlik, onu hiç düşünmediği bir yola sürüklemişti. Ümraniye vip escort kalabalığına karışarak içindeki sessiz fırtınayı kimseye belli etmeden yaşamayı öğrenmişti.
Her akşam aynı çay ocağının önündeki banka oturur, birkaç dakika boyunca sokaktan geçen insanlara bakardı. Kimi işten dönüyor, kimi market poşetleri taşıyordu. Normal bir hayatın görüntüleri… Elif içinse dokunulması yasak bir rüya gibiydi. Bazen kendi kendine, “Ben nerede yanlış yaptım?” diye fısıldardı. Bu sorunun cevabını bilmediğini bile bile.
O gece, sokaklara inmeden önce kendini toparlamak için derin bir nefes aldı. Kimse onun nasıl bir savaş verdiğini bilmiyordu. Elif’in işi, insanların yüzünü götten güldürmekti belki ama kendi içindeki karanlığı kimse göremiyordu. O yine de umudunu tamamen kaybetmemişti. Çünkü her sabah, güneş doğarken içinden bir ses, “Bir gün bu sokaklardan kurtulacaksın” diyordu.
Gece ilerledikçe işlek caddelerde kalabalık azalmıştı. Uzaktan bir polis sireni duyuldu, bir arabanın lastikleri ıslanmış asfaltta kaydı. Elif, montunun evli escort ceplerine iyice gömüldü. Yanından geçen bir teyzeyle göz göze geldi. Kadının bakışında acıma, öfke ve çaresizlik birbirine karışmıştı. Elif ise başını önüne eğdi. Ne kendini savunacak gücü vardı ne de insanlara derdini anlatma isteği.
Bir yanıt yazın